Blog Post

Gazzete > Haberler > Gazze > KÖTÜLÜK HER ŞEYE KADİR DEĞİLDİR!

KÖTÜLÜK HER ŞEYE KADİR DEĞİLDİR!

Demet Tezcan
1994’ün 25 Şubat günü İşgalci Yahudi Baruch Goldstein, El Halil kentinde Müslümanların üzerine ateş açtı- ğında Filistinliler mübarek Ramazan ayında Harem-i İbrahim Camii’nde sabah namazlarını kılıyorlardı. 29 Filistinli rüku esnasında şehid edildi. 150 Filistinli yaralandı ve aynı gün içinde çıkan olaylarda İşgalci İsrail şehidlerin mezarı başındada onlarca Filistinliyi katletti.

Holokaust’un modernitenin doğasında bulunduğunu söyleyen ve kendisi de bir Yahudi olan Sosyolog Felsefeci Zygmunt Bauman bu olayı; Holokaust’ın lanetlerinden ve Hitlerin ölüm sonrası zafe- rinden biri olarak ifade ederek; “İşgal altındaki el-Halil’de ibadet eden Müslü- manları katleden Goldstein’i alkışlatan kalabalıklar, onun cenazesine üşüşenler, adını siyasi ve dinsel pankartlarına yazanlar bu lanetin en şidddetli musal- lat olduğu kişilerdir.” der ve bu lanetin İsrail halkının büyükçe kesimine bulaşı- yor olduğunu belirtir. Hitlerin ölüm sonra- sındaki zaferi, her bir işgalci Yahudi’nin ırkçı, faşist, soykırımcı olması, Hitlerin ruhunu ruhlarında taşıyor, onu yaşatı- yor olmalarıdır.

7 Ekim 2023’ten bu yana İşgalci İsrail barbarlığın, soykırımın tarihini yeniden yazıyor. BM raportörleri İsrail’in, Filis- tinlilere karşı ağır ihlallerle soykırım yaptığını açıkladı. İşgal tarihi boyunca defalarca yıkıma, toplu katliama maruz bırakılan Filistinliler bu defa Gazze’de tüm savaş suçları işlenerek soykırıma tâbi tutuldu. İşgalci İsrail, Savaş esirle- rine muamele, ayrım ve orantılılık, askeri gereklilik ve gereksiz yere acı çekilme- sine neden olabilen bazı silahların yasak- lanması, kitle imha silahları…” gibi ulus- lararası savaş hukuku sınırlarına giren ne varsa ihlal ederek Gazze’yi içindeki tüm canlılarla haritadan silerek soykı- rım gerçekleştiriyor. Bu satırlar yazılırken Gazze’de 70 günde 92 gazeteci barbar İsrail tarafından katledilmişti. Ve daha katledilen gazeteci sayısı bunun yarısıyken son otuz yılda en fazla gazeteci ölümü sınırını aşmıştı. Ulusla- rarası İnsancıl Hukuk, metinler üzerinde doğrudan savaş zamanında sivil halk ve gazetecilerin yaşama hakkını savunurken, teoride tüm diğer insan hakları temelli uluslararası metinler, sözleşmeler gibi Gazze’de sistematik şekilde öldürülen gazeteciler için geçerli olamadı.

İşgalci barbar İsrail’in Gazze’de sistema- tik yok etme politikası tüm kamu binala- rını personelleriyle / mensuplarıyla yok ederken artık birçok meslek grubundan iş yapan kimse kalmayacak orana geldi. Okullar öğrencilerinin tümü öldürüldüğü için eğitim-öğretim dönemini kapattı. Öğretmenler, akademisyenler, mühen- disler, doktorlar, sağlıkçılar soykırımın kurbanları meslek gruplarından sadece bir kısmıydı.

Ve tüm bu sistematik yok etmeyi, savaş suçunu, insanlık suçunu, caniliği dünya kamuoyuna duyurmaya çalışan gazeteci- ler, onlar da sistematik kıyımın kurbanları oldular. Bir kısmı aileleriyle birlikte yok edildi. Son haberini 11 kişilik ailesiyle birlikte katledilmesinden bir buçuk saat önce yapan Filistinli muhabir Muhammed Ebu Hattab’ın ölüm haberi sonrası aynı noktadan arkadaşı için göz yaşı döke- rek haber sunan Filistin TV Muhabiri Selman Beşir, çelik yeleğini ve kaskını canlı yayında üzerinden çıkarıp atarak; “Öldürüleceğiz bu sadece zaman mese- lesi, bu yelek ve kasklar bizi korumuyor gazetecileri hiçbir şey korumuyor!” diye- rek isyanını dile getirdi.

Soykırımcı İsrail, Gazze’de elektrik, internet gibi iletişim ağını oluşturan tüm mekanizmaları keserek karartma çabasına en büyük engel olarak gaze- tecileri gördüğü için onları katletmeye devam ediyor.

Gazze’de 18 bin 787 kişinin öldürüldü- ğünü, yarısından fazlasının çocuk ve kadın olduğunu ve tüm bunların 1948 yılı Nekbe Sürgünü ve Katliamı ile karşılaş- tırıldığında canı pahasına haber yapan, bizlere ulaştıran, dünya kamuoyunun ayağa kalkmasını sağlayan şehid gaze- teciler sayesinde duyduk. Öldürülenlerin 7 binden fazlasına halen ulaşılamadığını, kayıp olduklarını şehid gazetecilerden öğrendik. Onlar, cephede şehid olurken yere düşmesin diye elden ele ulaştırılan bayrak misali, birinin kaldığı yerden diğeri görüntüleri girerek, birinin bıraktığı yerde diğeri mikrofonu eline alarak, bu acımasız kıyımı tüm dünyaya duyurdular.

İşgalci barbarların savaş suçlarını katle- dilen gazeteciler açığa çıkardı. Fosfor bombalarının geride bıraktığı izleri onlar dünyaya gösterdi. Evladının parçalara ayrılmış bedenini poşette taşıyan babayı, kefenli yavrusuna son kez sarılan anneyi, annesini saçlarından tanıyan çocuğu, doğarken katledilen ve adından önce ölüm tarihi yazılan bebekleri, katledil- miş torunlarının yüzündeki tozları silip gözlerinden son kez öpen dedeyi dünya onların çabasıyla gördü.

Ölümü göze alarak, bombaların altına girerek katliamın boyutlarını fotoğraf makinasıyla, kamerasıyla, anonsuyla gözler önüne seren onlardı. Ölümlerinden dakikalar önce onların sesi sayesinde bir soykırım gerçekleştiğini duyduk.

Ve bir bir susturuldular. Kimi fotografçı kimi kameraman, kimi muhabir henüz yirmilerinde, otuzlarında kimi bebeğini bıraktı ardında, kimi bebeğiyle, kimi ailesinden onlarcasıyla katledildi.

Filistin Gazeteciler Sendikası’nın açık- lamasına göre 50’den fazla gazeteci de İsrail hapishanesinde. Çağın barbarı, soykırımcı İsrail’in tüm karartma çaba- sını boşa çıkaran, Gazze’nin sesi, çığlığı olan şehid gazetecilere ulaştırdıkları tüm haberler için minnettarız. Mekan- ları Cennet olsun.

İnanıyoruz ki İşgalci İsrail, Gazze’nin adı konulmamış bebeklerine yenilecek. Gazze kazanacak.