KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ GELIŞMEDIĞI ZAMANLARDA DEIR YASIN, SABRA VE
ŞATILLA BAŞTA OLMAK ÜZERE 500’DEN FAZLA KATLIAMIN FAILI OLAN İSRAIL,
EYLEMLERININ ÜSTÜNÜ ÖRTEBILDI. ANCAK TARIHINDE ILK DEFA, 7 EKIM SONRASINDA,
ADINI FILISTINLILERIN KOYDUĞU BIR HAREKATIN HAKIKATI KARŞISINDA ACIZ KALDI
VE GERÇEKLERI GIZLEYEMIYOR!
Nevzat Çiçek
Vietnam Savaşı’nda Napalm kız olarak bilinen, napalm bombası nedeniyle vücudu yanan küçük kız çocuğu fotoğrafıdır bize savaşı özetleyen. Üç yaşındaki Aylan Kurdi’nin sahile vurmuş cesedidir bize mültecilerin çare- sizliğini hatırlatan. Halepçe Katliamı’nın portakal kokusunu bize hatırlatan anne ile bebeğin birbirine sarıldığı karelerdir.
Bosna, Ruanda, Irak, Suriye, Afganistan, Orta Afrika, Somali, Yemen ve dünyanın farklı yerlerindeki savaşları, çatışmaları bize anlatan gazeteci meslektaşlarımızın çabalarıdır zihnimizi şekillendiren.
Gazetecilerin yaptıkları genellikle egemen devletlerin işine gelmez. Onlar, bir topluluğun düşüncelerini, duyguları- nı, davranışlarını, tavır ve hareketlerini etki altında tutmak ve onları değiştirmek amacıyla bilgi, belge, doktrin ve görüşlerin kendi kontrollerinde olmasını isterler ve bu vasıtayla dünyaya istedikleri propagandayı yaparlar.
Savaşlar gerçektir ama onların zihnimi- ze nasıl yerleştirileceği başka bir savaştır. Gerçek ve hakikatin farkı burada karşı- mıza çıkar. Örneğin elimizde tuttuğumuz bir kalem gerçek, onun zihnimizdeki yansıması hakikattir!
İsrail, Filistinli direniş gruplarının 7 Ekim saldırısı sonrası iki büyük mücade- le veriyor. Bir taraftan her türlü katliamı uluslararası hukuku hiçe sayarak dünya- nın gözü önünde yaparken, diğer taraf- tan propaganda gücüyle dünyayı kendi yanına çekmeye çalışıyor. Bu yolda engel gördüğü kim varsa onları öldürmekten
çekinmiyor. Bunların başında da gerçek ve hakikat uğruna canlarını, ailelerini feda eden gazeteciler yer alıyor.
İsrail kitle iletişim araçlarının gelişmediği zamanlarda Deir Yasin, Sabra ve Şatilla Katliamlarını dünyadan gizledi ama tari- hinde ilk defa, 7 Ekim sonrasında, adını Filistinlilerin koyduğu bir harekatın haki- kati karşısında aciz kaldı ve gerçekleri gizleyemiyor!
Meslektaşlarımız çektikleri fotoğraf kareleriyle, video görüntüleriyle İsrail’in suçlarını kanıtlamakla kalmıyor, onla- rın ileride yargılanması için adeta kanıt topluyorlar. Bugün fosfor bombaları dahil birçok savaş suçunu meslektaşları- mız ortaya çıkarıyor ve İsrail bu gerçeklerin ortaya çıkmaması için onları öldür- mekten çekinmiyor. Hakikatin öldürerek ortadan kaldırılamayacağını meslektaş- larımız canları pahasına bütün dünyaya gösteriyor.
Gazze’de meslektaşlarımızın çalışmaları, katliamları dünyaya duyurmaları, küresel vicdanın da ortaya çıkmasında çok büyük bir etken. Meslektaşlarımızın çalışmaları İsrail’i o kadar zor durumda bırakıyor ki, İsrailli yetkililer gerçekleri yazmanın Hamas’a hizmet etmek olduğunu söyleye- cek kadar ileri gidebiliyorlar.
Irak’ın işgalini bir yalan üzerine canlı yayınlarda seyrettik ve dünya buna inandı. Bugün Gazze’de yaşananları vicdanlı dünya halkları meslektaşlarımızın yayınları sayesinde öğreniyor.
Gazetecilik şerefli bir meslektir ve Gazze’de meslektaşlarımız bu şerefli mesleği en güzel şekilde yapıyorlar. Canları pahasına inançları ve vatanları uğruna mücadele veren Filistinli gazete- cilerin Rabbim yardımcısı olsun ve öldü- rülenleri rahmeti ile karşılasın.