Blog Post

Gazzete > Haberler > Gazze > GAZZE’DE GAZETECİLERİN ÖLDÜRÜLMESİ DÜNYA BASININDA NASIL YER ALDI?

GAZZE’DE GAZETECİLERİN ÖLDÜRÜLMESİ DÜNYA BASININDA NASIL YER ALDI?

Ayşe Aydoğdu

İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinden bugüne Gazze’de yaptığı soykırımın askeri boyutta kalmadığını, çocuklar dahil sivil halkı katlettiğini tüm dünya bili- yor. İsrail için medya ve habercilik bağla- mında sorun da tam olarak burada başlıyor. Gerçekleşen soykırımın gerçek verilerini ve yaşattığı vahşeti tüm dünyanın bilme- sini asla istemiyor. Eğer dünya, Gazze’de yaşananlardan haberdar olacaksa da kendi belirlediği şablonlarda haberdar olsun isti- yor. Yani kendini mağdur gösteren, Filis- tin halkını müdafaa eden İzzettin el-Kas- sam Tugaylarını “terörist!” ilan eden bir algı operasyonu. Bu sebeple bölgede yaşa- nanları objektif bir şekilde aktarma göre- vinde bulunan gazetecileri ve medya profes- yonellerini gözünü kırpmadan katlediyor. Son 21 yılda Filistin’de öldürülen gazete- cilerin sayısından daha fazla gazeteciyi öldürmesi bunun en büyük delili.

Basın ve fikir özgürlüğü cephesine de savaş açan İsrail, Gazze’de yaşananların kamuo- yuna aktarımını belirsizleştirmek, gelişme- leri takipten insanları mahrum etmek gibi ayrı bir savaş suçu daha işliyor. Peki İsrail gazetecileri öldürmek suretiyle gerçeklik- leri karartmaya çalışırken dünya basını bu durumu nasıl değerlendiriyor?

Onlarca medya kuruluşundan 750’nin üzerinde gazeteci, İsrail’in Gazze’ye saldı- rılarını kınayan ve Batı medyasının konuyu anlatımını eleştiren açık mektup yayımladı. İnternet sitesinden yayımlanan mektupta, medya kuruluşlarının “Filistinlilerin etnik temizlik ile ortadan kaldırılmasını haklı göstermekten” sorumlu olduğu vurgulandı. Batılı medya kuruluşlarından 750’nin üzerinde gazeteci, açık mektupta tüm meslektaşla- rına, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını konu alan haberlerin, uluslararası insan hakları kurumlarının kullandığı “apartheid, etnik temizlik, soykırım” tanımları ile yazılması çağrısı yaptı.

-İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Reuters ve Agence France Press Haber Ajanslarına, iki kurumun gazetecilerinin İsrail saldırı- ları tarafından hedef alınmayacağına dair garanti aramasının ardından “Gazze Şeri- di’nde çalışan gazetecilerin güvenliğini garanti edemeyeceğini” bildirdi.

-Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellangi, Ramallah ziyareti sırasında, bu ziyaretin “Filistinli muhabirlerin yanında yer almayı ve onların Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmala- rında karşılaştıkları zorlukları öğrenmeyi” amaçladığını vurguladı. Bellangi, Filistinli Gazeteciler Sendikası’nın “İsrail’in gaze- tecilere karşı savaş suçu işlediği” iddia- sıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde dava açmasına desteğini ifade etti.

-ABD merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi CPJ’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Şerif Mansur, gaze- teci ölümleriyle ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmeyen İsrail’in, internet ve elekt- rik kesintileriyle haberlere “karartma” uyguladığını belirtti.

-Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözle- mevi, savaş sırasında gazetecilerin hedef alınmasını “modern tarihte işgal ordusu- nun planladığı ve işlediği en büyük gaze- teci cinayeti” olarak tanımladı.

Batılı medya gazeteci katliamına sessiz kaldı

Bu haberlere baktığımızda tüm dünya basını, gazetecilerin öldürülmesinden derin üzüntü duyuyor. Ancak işin aslı pek öyle değil. Batılı ana akım medya, Birinci İntifadadan bugüne İsrail Devleti- nin ve destekçisi ABD’nin resmî ideolojisi ve propagandasına göre haberler yapıyor. Bu konuyu delillendiren akademik çalış- maların sayısı az değil.

BBC News’in sadece şu haberine baktığı- mızda dahi nasıl bir tarafgirlik yaptığı anlaşılıyor. “Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in misilleme niteliğindeki hava saldırıları sonrasında Gazze’de 500’den fazla

kişi öldü. Hamas’ın cumartesi günü saldı- rılarını başlatmasından bu yana İsrail’de 700’den fazla kişi öldürüldü.” Gazze’de- kiler için “öldü” İsrail’dekiler için “öldürüldü” ifadesi kasıtlı kullanılmış bir ifade- dir. Şiddet, savaş, soykırım olaylarında insanlar ölmez, öldürülür. BBC bu haber dili ile Gazzelilerin kendiliğinden ölmüş, İsraillilerin ise Hamas tarafından öldürül- müş gibi bir algı oluşturmaya çalışarak kendi cinayetlerini sansürlemeye çalışıyor.

İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği vahşetin adı net bir şekilde “soykırım” olduğu halde Batılı ana akım medyanın ısrarla “savaş” olarak ifade etmesi yine başka bir tarafgirlik ve faili gizleme örneğidir.

BBC bir haberinde “İsrail hava saldırıları nedeniyle artan ölü sayısı” tabirini kullan- mıştır. “Öldürülen Filistinliler” diyerek Filistinlilerin İsrail tarafından öldürülmesi gerçeğini karartmaya çalışmıştır.

Yine bir başka örnek, batı medyasında program sunucuları konuklarından Filistin Yönetimi’nin temsilcilerine ilk olarak “Hamas’ı kınayıp kınamadıklarını” soruyorlar. Fakat yayına aldıkları İsraillilere “Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki sivil- lere yönelik kitlesel cezalandırma yönte- mini kınayacak mısınız?” diye sormuyorlar.

Bir başka örnek de BBC’nin İngiltere- lilerin, Filistinlilere destek olmak için yaptığı eylemleri “Hamas’a destek göste- rileri” olarak nitelemesidir. Bu örnekler artırılabilir.

İsrail Devletinin temsilcileri ve destekçileri sadece gazeteciler üzerine değil akademisyenler, politikacılar ve iş insanları üzerine de baskı kuruyor. Soykırıma soykırım demenin, İsrail’in orantısız şidde- tini ifşa etmenin karalama kampanyalarına kurban gitmek, işten çıkarılmak, linç edil- mek üzere hedef gösterilmek gibi bedelleri oluyor.

2 Kasım 2013 tarihi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Gazetecilere Karşı Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Uluslararası Günü” olarak kararlaştırıl- mıştı. 2023’te yani bugün 10. yıldönü- münde Gazze’de gazeteciler hala öldü- rülüyor. Ve kararı alarak, adına özel bir gün tanımlayan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, sivillerin katline sessiz kaldığı gibi görev icabı bölgede bulunan gazete- cilerin öldürülmesine de sessiz kalmaya devam ediyor..

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir