Blog Post

Gazzete > Haberler > Gazze > ABD MEDYASI MESLEKTAŞLARININ KATLEDİLMESİNE SESSİZ KALDI

ABD MEDYASI MESLEKTAŞLARININ KATLEDİLMESİNE SESSİZ KALDI

Işgalci Israil’in maddi ve manevi en büyük destekçisi olan ABD, Israil’in gazeteci katliamını görmezden geliyor. Dünyaya sözde insan hakları dersi veren ABD’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, ‘Gazetecilerin kendilerini ortaya koymaları çok büyük bir risk ve bunun için bazen korkunç bedeller öderler!’

Ali Artmaz

Gazze’de devam eden katliamlar, hayatını kaybeden binlerce çocuk ve kadın… Yaklaşık 75 yıldır devam eden işgal dünyada birçok ülke ve uluslararası topluluk için durduğu yer itibariyle, yaptıkları, yapamadıkları, yapılmasını engelledikleriyle önemli bir sınav olmaya devam ediyor.

Bunun yanında özellikle ABD’nin ve Batı’nın sınıfta kaldığı kritik bir noktada medyanın verdiği başarısız imtihan. Kullandıkları dilden, tüm olaylara İsrail bakış açısıyla yaklaşımlarına batı medyası için bu süreç kara bir leke olarak kalmaya devam edecektir. ABD Anayasası’nın ilk maddelerinde basının özgür olduğu ve sansürlenmeyeceği ifadesi vurgulanırken Filistin’in savunduğu için New York Times gibi önemli medya organlarında gazetecilerin işine son verildi. NBC gibi televizyon kanallarında bazı isimlere ekran yasağı getirildi.

New York merkezli sivil toplum kuruluşu “Gazetecileri Koruma Komitesi” 1992’den beri gazeteciler için en ölümcül ay olduğunu açıkladı. BM ise ilk defa bir ayda 100’den fazla BM çalışanının hayatını kaybettiğini söyledi. Bu bilgiler neden mi önemli? İsrail için kadın, genç, yaşlı, çoluk-çocuk, doktor, gazeteci, BM çalışanı hiç fark etmiyor, hedef gözetmeksizin öldürmeye devam ediyor.

Bu kadar gazetecinin hayatını kaybettiği saldırılarda ABD medyası nasıl tavır aldı, hiç mi tepki vermedi? Bu sorunun cevabı neredeyse ilk ay hiç denebilecek kadar azdı. Sokaklarda günlerce süren eylemler, ABD kamuoyundaki tepkiler sebebiyle özellikle son 3 haftadır Gazze’de hayatını kaybeden gazetecilerle ilgili ana akım medyada haberler yer almaya başladı. Tabii bu haberlerin veriliş biçimi oldukça manidar. Gazetecilerin isimleri ve hikayelerinin yer aldığı haberlerde katilden hiç bahsedilmemesi oldukça önemli. Washington Post’un 21 Kasım’da hazırladığı uzun bir haberde “İsrail Savunma Kuvvetleri’nin, makalenizde adı geçen Filistinli gazetecilerin öldürülmesiyle ilgili kesin zaman ve coğrafi koordinatlar verilmedikçe onlar hakkında yorum yapmayacağız…” cümlesi oldukça manidar. Yine CNN’in hazırladığı benzer bir haberde El Cezire Gazze Büro Şefinin ailesinin katledildiği saldırıyla ilgili İsrail’in “bölgede terör unsurları hedef alındı” açıklaması yine önemli bir detay olarak dikkat çekiyor. ABD basınının bu umursamaz tavrında hayatını kaybeden 50’ye yakın gazetecinin 45’inin Filistinli olması da etkili olmuş olabilir. Hoş 2022 yılında İsrail ateşi sonucu hayatını kaybeden, cenazesine bile İsrail askerlerinin müdahale ettiği ABD vatandaşlığı olan Ebu Akile için de ABD basını gerekli hassasiyeti göstermemişti. ABD basının bu tavrı New York Times, Washington Post gibi önemli kurumların önünde defalarca protesto edilse, gazeteciler düzenledikleri eylemlerle hayatını kaybeden gazetecileri ansa da konu ne yazık ki ABD gündeminde yeterli derece yer bulamadı.

Son olarak ABD yönetiminin de gazetecilerin öldürülmesiyle ilgili açıklamalarına değinmek gerekli. Geçtiğimiz hafta TRT Haber ekipleri olarak öldürülen gazeteciler ve TRT kamerasının İsrailli askerler tarafından kırılmasıyla ilgili sorumuza verilen cevap diğer açıklamalarla aynı tonda gayet resmiydi. Failin vurgulanmadığı, İsrail’e dair en ufak olumsuz cevabın yer almadığı bir yanıt. Dışişleri Sözcüsü Miller, “Gazetecilerin kendilerini ortaya koymaları çok büyük bir risk ve bunun için bazen korkunç bir bedel öderler. Biz gazetecilerin korunmasını istiyoruz. Siviller gibi, hiçbir gazetecinin de hayatını kaybettiğini görmek istemiyoruz.” şeklinde konuşmuştu.

Bu kadar gazetecinin hayatını kaybettiği saldırılarda ABD medyası nasıl tavır aldı, hiç mi tepki vermedi? Bu sorunun cevabı neredeyse ilk ay hiç denebilecek kadar azdı. Sokaklarda günlerce süren eylemler, ABD kamuoyundaki tepkiler sebebiyle özellikle son 3 haftadır Gazze’de hayatını kaybeden gazetecilerle ilgili ana akım medyada haberler yer almaya başladı. Tabii bu haberlerin veriliş biçimi oldukça manidar. Gazetecilerin isimleri ve hikayelerinin yer aldığı haberlerde katilden hiç bahsedilmemesi oldukça önemli. Washington Post’un 21 Kasım’da hazırladığı uzun bir haberde “İsrail Savunma Kuvvetleri’nin, makalenizde adı geçen Filistinli gazetecilerin öldürülmesiyle ilgili kesin zaman ve coğrafi koordinatlar verilmedikçe onlar hakkında yorum yapmayacağız…” cümlesi oldukça manidar. Yine CNN’in hazırladığı benzer bir haberde El Cezire Gazze Büro Şefinin ailesinin katledildiği saldırıyla ilgili İsrail’in “bölgede terör unsurları hedef alındı” açıklaması yine önemli

bir detay olarak dikkat çekiyor. ABD basınının bu umursamaz tavrında hayatını kaybeden 50’ye yakın gazetecinin 45’inin Filistinli olması da etkili olmuş olabilir. Hoş 2022 yılında İsrail ateşi sonucu hayatını kaybeden, cenazesine bile İsrail askerlerinin müdahale ettiği ABD vatandaşlığı olan Ebu Akile için de ABD basını gerekli hassasiyeti göstermemişti. ABD basının bu tavrı New York Times, Washington Post gibi önemli kurumların önünde defalarca protesto edilse, gazeteciler düzenledikleri eylemlerle hayatını kaybeden gazetecileri ansa da konu ne yazık ki ABD gündeminde yeterli derece yer bulamadı.

Son olarak ABD yönetiminin de gazetecilerin öldürülmesiyle ilgili açıklamalarına değinmek gerekli. Geçtiğimiz hafta TRT Haber ekipleri olarak öldürülen gazeteciler ve TRT kamerasının İsrailli askerler tarafından kırılmasıyla ilgili sorumuza verilen cevap diğer açıklamalarla aynı tonda gayet resmiydi. Failin vurgulanmadığı, İsrail’e dair en ufak olumsuz cevabın yer almadığı bir yanıt. Dışişleri Sözcüsü Miller, “Gazetecilerin kendilerini ortaya koymaları çok büyük bir risk ve bunun için bazen korkunç bir bedel öderler. Biz gazetecilerin korunmasını istiyoruz. Siviller gibi, hiçbir gazetecinin de hayatını kaybettiğini görmek istemiyoruz.” şeklinde konuşmuştu.

Özetle ABD Medyası ve dünyaya insan hakları dersleri vermeyi vazife edinmiş ABD yönetimi son 50 yılda en fazla gazetecinin hayatını kaybettiği bu süreçte yine bizi yanıltmadı.

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir